Çocuk rüyası

Çocuk rüyası

Çocukların uykuda gülmeleri boşuna değil. Rüyalarında neler yapıyorlar bilseniz. Vadilerinde hangi bulutlar koşuyor, bulutlarından sarkan eleğimsağmalar kaç renkli?

Sizi rüyalarına davet etmiyorlarsa görüp göreceğiniz bu gülüştür işte. Hayır, o elması inkâr ediyor değilim. Bir damla yağmurda denizler nefes alıp veriyor. Kahvenizi içerken duyduğunuz gök çarpıntıları. Dünyada ölmeden önce görülecek şeylerin arasında çocuk rüyaları yok mu? Dünyanın yedi harikası arasında sayılmadığına bakmayın. Babil'in asma bahçeleri terazinin bir kefesinde, rüya bahçeleri diğer kefesinde. Asma bahçelerinin yüksekliğine kanmayın, hafif geldi terazide. Kral Nebukadnezar'ın ağaçları kurudu. Taraçalarında açan güllerin yerinde yeller esiyor. Mezopotamya Çölü'nün sahte cennetinden tek bir kubbe, tek bir sütun kalmadı. Çocuk rüyaları hâlâ yemyeşil.

Çocukların uykuda gülmeleri boşuna değil. Neler yaptığımıza gülüyorlar düşlerinin perdelerini aralayarak. Artemis Tapınağı'nın mermerlerinde yankılanıyor o şeffaf gülüş. İbadet zamanlarında ruhbanların, alışveriş zamanında çığırtkanların seslerini konuk eden mermerlerde saf bir tını... Kâh tırmanıyor basamakları kâh iniyor. Çocuklarla merdivenler akrabadır çünkü, krallar değil. İlâhinin en berrak yeri, pazarın en kıymetli metaı Lidya Kralı'nı kıskandırıyor. Kâhinler haber verdi, bronz heykelleri yerle bir olacak tapınağın. Artemis sen nasıl Tanrıçasın, hadi kurtarsana mabedini! Bak adını ölümsüzleştirmek istiyor Yunanlı Herostratus ateşten bir incir ağacı dikerek ocağına. Bak nasıl da geçiriyor kızıl dişlerini bembeyaz mermerlere nar. Sidonlu Antipatres, ne dersin külden bir harikaya!

Çocukların uykuda gülmeleri boşuna değil. Zeus Heykeli'ni görüp gülmemek mümkün mü! Çocuklar pekala ellerini karınlarına koyup bu on iki metre yüksekliğindeki altın ve fildişiyle bezenmiş tanrı krala katıla katıla gülebilir. Fildişi de ne, Zeus adına olimpiyatlar düzenleyen Yunanlıları şikâyet edebilir Sokrates'e inci gibi dişlerini göstererek. Duyduk duymadık demeyin! Bütün olimpiyatları çocuk kazandı, ondan gülüyor rüyalarında. En hızlı o koşuyor, en yükseğe sıçrayan o. Zeus heykeli yerle bir olalı çok oldu, o hâlâ nurdan bir heykel gibi rüyalarda yükseliyor. Hayır, Rodos heykeli gibi otuz iki metre boyunda değil, omuzlarımıza bile gelmiyor. Bronz değil; etten, kemikten ve düşten. Rodos Heykeli on iki yılda bitti, onun inşası asırlardır sürüyor. Rodos Heykeli'nin dizini kırdı deprem, o her sarsıntıyı atlattı. Rodos Adası'ndaki beraberliğin simgesiydi taştan dev elli altı yılda yıkıldı, çocuk mu, yaşıyor insanlığı birliğe çağırarak.

Çocukların uykuda gülmeleri boşuna değil. Gemiler ha bire kayalara bindiriyor. Yüz altmış altı metre yüksekliğindeki İskenderiye Feneri üflese de bir ejderha gibi ateşini sulara. Gece oldu, yansın ateşler aynaların önünde! Kilometrelerce uzakta yansın kaptanların gözünde kıyı. Gündüzler mi, cilalı bronz aynalar güneşi denize atıyor soğusun. Soğusun Yunanlı tüccar Sostratus'un kalbi. Hem gemilerini kim kurtaracak, sorun! Kim çekecek fenerin yakasından depremin elini! Bak Memluk Sultanı Kayıtbay, yüzyıllar sonra harabenin taşlarını bir bir kaleye taşıyor. Büyük İskender'in komutanları, banileri fenerin, seyrediyor yerin altından eserlerini. Seyrederken anneler gülüşünü bebeğin. Sızan gülüşünü rüya pınarlarından. Çocuk, o sönmeyen fener kıyısında evlerin.

Çocukların uykuda gülmeleri boşuna değil. Kenarları heykellerle süslü basamaklı bir podyum. Mermerden yapılmış mezar odası. Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi yaptı. Kırk beş metre yükseklik, dört heykel, dört ayrı yontucu. Dört atın çektiği savaş arabası tavanda. Geride kalanlara ölümü unutturuyor, hatırlatarak ölüyü. İnsanlık defilesi başlıyor buyurun! Halikarnas Mozolesi'nde karnaval. Haçlı Seferleri, St. John şövalyeleri bir kale yapmak istiyor Bodrum'da. Mozole'nin taşları ne güne duruyor, bir harika daha yıkıldı. Ya ne güne duruyor çocuk, her gediği kapatan harika.

Çocukların uykuda gülmeleri boşuna değil. Yedi harikadan altısının masalları kaldı tek. Bir tek Keops Piramidi ayakta. Firavun Khufu'nun binlerce yıllık mezarında uğulduyor binlerce sinek. Binlerce kamera uçuşuyor duvarlarında lahdin. Gökdelen mimarlarının piri köleler, çamurlu yollarda sürüklüyorlar taşı. Tam o anda çocuklar rüyalarına çağırıyor bizi. Esaretin nefes alamadığı vadiye. Yağ yağ yağmur, tam o anda çözülüyor bulutlar. Yağ yağ yağmur rengârenk düşüyor yere iplikler. Varsın kameralar uçuşsun piramitlerde. Bir çocuk rüyası, ölmeden önce görülecek tek yer.
Top