Uyku eğitimi volüm 1
Uyku eğitimi volüm 1
Kızımın doğduğundan beri ciddi bir uyku problemi vardı, sevgili okur. Fakat bundan bir ay kadar önce artık durum içler acısı bir hal aldı. Meseleye sadece kendi açımdan bakıyorum sanan herkes çok yanılıyor (Bunu bana acımasızca ima eden çok kişi oldu çünkü). Benim yorgunluğum bir yana, çocukta uyku kalitesi diye bir şey kalmadı.
Deniz, artık sadece kucağımda sallayarak gezdirirken uyumaya başlamıştı. Bir saat gezdiriyordum, yerine koyuyordum, her yarım saatte bir tekrar uyanıp kucak istiyordu. Bunun bir bebek için sağlıklı bir durum olduğunu kimse düşünmez herhalde. Ben de sonunda, aslında pek de yandaş olmadığım uyku eğitimi işini denemeye karar verdim. Çocuğumun kendi kendine uykuya dalmayı öğrenmesi gerekiyordu belli ki... Bırak ağlasın, bırak bir süre ağlasın, yatır-kaldır biraz ağlasın gibi bol ağlatmalı yöntemler içinden bana en insani gibi geleni, Kim West adlı bir Amerikalı uzmanın kendi adıyla anılan yöntemi oldu.
20 günü aşkın süredir her akşam kızımdan epey bir zılgıt yiyen bu hanımın metodu özetle şöyle: Yıkama, masal anlatma, pijama giydirme, süt verme gibi birtakım uyku ritüelleri uyguluyorsunuz. Bebeği memede ya da kendi yönteminiz neyse o şekilde uykulu bir hale getiriyorsunuz. Ama mutlaka uyanık oluyor. İyi geceler öpücüğü verip yatağına bırakıyorsunuz. Siz de yatağın yanına bir sandalye koyup oturuyorsunuz. Ağlamaya başlarsa okşayarak ya da 'Şşşş' gibi sesler çıkararak sakinleştiriyorsunuz. Histerik şekilde ağlamaya başlarsa kucağınıza alıp, sustuğu anda geri koyuyorsunuz. Yanında olduğunuzu ama onun, yatağında uyumak zorunda olduğunu hissettirmeye çalışıyorsunuz yani. Sandalyeyi her üç günde bir yataktan biraz uzaklaştırıp, sonunda da odanın dışına çıkıp oradan kontrol ediyorsunuz bebeğinizi. Ben kitabı ilk okuduğumda "Deniz bu numaraları yemez, ama denemekten başka çarem yok," diye düşündüm. Nitekim ilk dört gece o ağladı, ben ağladım.
Kucağımdan her bırakışımda komaya giriyordu. Bir süre dayanıp tekrar alıyordum. Kocamla bir, annemle 21 kere kavga ettik. Duygusal olarak yaşadığım, hayatımın en zor günlerindendi bu dört gün. Ama dayandım. İçimden bir ses bana dayanmamı söylüyordu. Bir de internet anneleri! Annemse "Sen internetteki insanların lafıyla mı çocuk büyüteceksin, ağlatamazsın benim torunlarımı," diye üstüme geliyordu. Beşinci gece Deniz daha az ağlayarak sızdı. Şu sıralar da ilk günlere kıyasla oldukça az ağlıyor ve gece daha az uyanıyor. Ama yine de bunu bir başarı hikayesi olarak anlatmıyorum şu anda size. Çünkü kocamın, "Acaba biz bu çocuğu daha yedi aylıkken bu kadar zorlayarak kişiliğine zarar mı veriyoruz?" düşüncesiyle uyku eğitiminin yarısında bir pedagogun yolunu tuttuk.
Onun söylediği bazı şeyler doğrultusunda farklı birtakım şeyler de deniyoruz. Çünkü işin içinde bir de Mehmet var. Ben Deniz'e uyku eğitimi vereceğim diye Mehmet'i annemin odasına yollayınca, bu sefer oğlumun uyku düzeni altüst oldu. Meğer o da kendini dışlanmış hissetmiş. Haftaya pedagog sonrası uygulamalarımızı ve son durumu anlatacağım size. Velhasıl, zormuş bu ikiz büyütme işi zooor. Doktorun bize dediği "İkiz bebek, iki bebekten daha zor bir şeydir," lafı da durumumuzu daha net ortaya koyuyor zaten...
MELİS D. ÇALAPKULU
Deniz, artık sadece kucağımda sallayarak gezdirirken uyumaya başlamıştı. Bir saat gezdiriyordum, yerine koyuyordum, her yarım saatte bir tekrar uyanıp kucak istiyordu. Bunun bir bebek için sağlıklı bir durum olduğunu kimse düşünmez herhalde. Ben de sonunda, aslında pek de yandaş olmadığım uyku eğitimi işini denemeye karar verdim. Çocuğumun kendi kendine uykuya dalmayı öğrenmesi gerekiyordu belli ki... Bırak ağlasın, bırak bir süre ağlasın, yatır-kaldır biraz ağlasın gibi bol ağlatmalı yöntemler içinden bana en insani gibi geleni, Kim West adlı bir Amerikalı uzmanın kendi adıyla anılan yöntemi oldu.
20 günü aşkın süredir her akşam kızımdan epey bir zılgıt yiyen bu hanımın metodu özetle şöyle: Yıkama, masal anlatma, pijama giydirme, süt verme gibi birtakım uyku ritüelleri uyguluyorsunuz. Bebeği memede ya da kendi yönteminiz neyse o şekilde uykulu bir hale getiriyorsunuz. Ama mutlaka uyanık oluyor. İyi geceler öpücüğü verip yatağına bırakıyorsunuz. Siz de yatağın yanına bir sandalye koyup oturuyorsunuz. Ağlamaya başlarsa okşayarak ya da 'Şşşş' gibi sesler çıkararak sakinleştiriyorsunuz. Histerik şekilde ağlamaya başlarsa kucağınıza alıp, sustuğu anda geri koyuyorsunuz. Yanında olduğunuzu ama onun, yatağında uyumak zorunda olduğunu hissettirmeye çalışıyorsunuz yani. Sandalyeyi her üç günde bir yataktan biraz uzaklaştırıp, sonunda da odanın dışına çıkıp oradan kontrol ediyorsunuz bebeğinizi. Ben kitabı ilk okuduğumda "Deniz bu numaraları yemez, ama denemekten başka çarem yok," diye düşündüm. Nitekim ilk dört gece o ağladı, ben ağladım.
Kucağımdan her bırakışımda komaya giriyordu. Bir süre dayanıp tekrar alıyordum. Kocamla bir, annemle 21 kere kavga ettik. Duygusal olarak yaşadığım, hayatımın en zor günlerindendi bu dört gün. Ama dayandım. İçimden bir ses bana dayanmamı söylüyordu. Bir de internet anneleri! Annemse "Sen internetteki insanların lafıyla mı çocuk büyüteceksin, ağlatamazsın benim torunlarımı," diye üstüme geliyordu. Beşinci gece Deniz daha az ağlayarak sızdı. Şu sıralar da ilk günlere kıyasla oldukça az ağlıyor ve gece daha az uyanıyor. Ama yine de bunu bir başarı hikayesi olarak anlatmıyorum şu anda size. Çünkü kocamın, "Acaba biz bu çocuğu daha yedi aylıkken bu kadar zorlayarak kişiliğine zarar mı veriyoruz?" düşüncesiyle uyku eğitiminin yarısında bir pedagogun yolunu tuttuk.
Onun söylediği bazı şeyler doğrultusunda farklı birtakım şeyler de deniyoruz. Çünkü işin içinde bir de Mehmet var. Ben Deniz'e uyku eğitimi vereceğim diye Mehmet'i annemin odasına yollayınca, bu sefer oğlumun uyku düzeni altüst oldu. Meğer o da kendini dışlanmış hissetmiş. Haftaya pedagog sonrası uygulamalarımızı ve son durumu anlatacağım size. Velhasıl, zormuş bu ikiz büyütme işi zooor. Doktorun bize dediği "İkiz bebek, iki bebekten daha zor bir şeydir," lafı da durumumuzu daha net ortaya koyuyor zaten...
MELİS D. ÇALAPKULU